Day: Mart 2, 2024

İzmir Kaşkaloğlu Eye Hospital

İzmir'de Lazer Göz Ameliyatı
Blog

Çocuğumda miyop astigmat var deyip geçmeyin, keratokonus olabilir!

Miyop astigmat, gözün önündeki saydam tabaka olan korneanın şekline veya göz boyunun uzun olmasına bağlı uzağı görememe şikâyetiyle ortaya çıkar. Genellikle çocukluk veya ergenlik döneminde başlar. Ancak, başlangıç yaşı bireyler arasında büyük farklılıklar gösterebilir ve bazı insanlar daha ileri yaşlarda bu durumu geliştirebilir. Miyop astigmatın başlangıcı ve ilerlemesi genetik faktörler, yakın işlerle (okuma veya bilgisayar kullanımı gibi) geçirilen zaman ve muhtemelen çevresel faktörler tarafından etkilenebilir.  Özellikle çocuklarda, düzeltilmemiş görme problemleri öğrenme ve gelişimi etkileyebileceği için, erken tespit ve yönetim için düzenli göz muayeneleri önemlidir. Diğer taraftan keratokonus adı verilen rahatsızlık ta aynı yaşlarda başlar. Keratokonus, gözün ön yüzeyinin (korneanın) zamanla incelip konik bir şekil almasıyla karakterize bir göz hastalığıdır. Genellikle ergenlik döneminde veya genç yetişkinlikte, yaklaşık 10 ila 25 yaşları arasında başlar. Ancak, bu durumun ortaya çıkış yaşı bireyden bireye değişiklik gösterebilir. Keratokonusun ilerlemesi kişinin yaşına, hastalığın başladığı zamana ve diğer birçok faktöre bağlı olarak değişebilir. Hastalık genellikle yavaş ilerler ve 10 ila 20 yıl içinde kararlı bir duruma gelebilir. Keratokonus bazılarında hafif belirtilerle ortaya çıkabileceği gibi bazılarında kornea nakline kadar gidebilen göz bozukluklarına neden olabilir. Keratokonus genetik nedenlere baplı olabileceği gib gözlerini çok ovarak kaşıyanlarda sık görülür. Sık göz ovarak kaşıma göz allerjisi olanlarda ve Down sendromu olanlarda rastlanılan bir durumdur. Erken teşhis ve uygun tedavi, görme kaybını önlemek ve yaşam kalitesini korumak için önemlidir. Miyop astigmat ve keratokonus genellikle aynı yaşlar başlar ve ikisinin de erken belirtileri aynıdır. Yani başlangıç safhasında keratokonusu miyop  astigmattan standart bir göz muayenesiyle ayırmak mümkün değildir.  Ayırıcı tanı erken safhalarda kornea topografisi tetkikiyle yapılabilir. Keratokonus erken teşhis edildiğinde ilerlemeyi durduran  Crosslinking tedavisi yapılmalıdır.  Bir çocuk veya gençte hatta hangi yaşta olursa olsun myop astigmat ilk defa teşhis edildiğinde kornea topografisi yapılarak keratokonus olasılığı bertaraf edilmelidir. Ancak ülkemizde hatta gelişmiş ülkeler dedikerimizde dahi kornea topografisi standard ölçüm olmadığından keratokonuslu hastalar miyop astigmat tanısıyla vakit kaybetmekte ve hastalık ileri safhalara geldiğinde, koruyucu tedavi olan Crosslinking için geç kalındıktan sonra tanı konulmaktadır. Biz kliniğimizde defalarca göz numarası ilerlediği için defalarca muayene olmuş ancak keratokonus olduğu halde teşhis edilmemiş hastalara rastlıyoruz. Aileler bu konuda bilinçli olmalı özellikle gençler sık gözlük değiştiriyorsa, aldıkları gözlükten memnun kalmıyorlarsa keratokonus yönünden araştırılmalarını talep etmelidirler.  

Detaylı Bilgi »
Basında Biz

Sarı nokta hastalığında mercek tedavisi

Makula dejenerasyonu, makula adı verilen gözün merkezi kısmında bulunan bir alanın hasar görmesi sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Bu durum, yaşa bağlı makula dejenerasyonu (AMD) ve yaş dışı makula dejenerasyonu (non-AMD) olarak iki ana kategoriye ayrılır. İlerleyici bir hastalık olan makula dejenerasyonu, zamanla merkezi görme kaybına neden olabilir. Makula dejenerasyonunun tedavisi, türüne ve hastanın belirtilerine bağlı olarak değişir. Teleskopik mercek tedavisi, genellikle ileri AMD vakalarında merkezi görme kaybını hafifletmek veya görme yeteneğini iyileştirmek için kullanılan bir seçenektir. Bu tedavi, hastanın normal gözlük veya kontakt lenslerle iyileştirilemeyen merkezi görme kaybını düzeltebilecek özel tasarlanmış teleskopik lenslerin kullanılmasını içerir. Teleskopik mercekler, iki türde gelir: içe gömülü (implantable) ve taşınabilir (gözlük veya monoküler). İçe gömülü teleskopik lensler, cerrahi bir işlemle göze yerleştirilir ve genellikle sadece bir göz için kullanılır. Bu lensler, normal gözlük veya kontakt lenslerin yerine geçmez, ancak merkezi görme kaybını hafifletmek veya iyileştirmek için kullanılır. Taşınabilir teleskopik lensler ise, hastanın gözlük veya monoküler formda takılabilir ve genellikle belirli aktiviteler sırasında kullanılır. Teleskopik merceklerin kullanımı, merkezi görme kaybını iyileştirmek için etkili olabilir, ancak bazı durumlarda hastalar için uygun olmayabilir veya pratik olmayabilir. Bu tedavinin faydaları ve riskleri, her hasta için dikkate alınmalı ve göz doktoru ile detaylı olarak tartışılmalıdır.

Detaylı Bilgi »
İzmir'de Lazer Göz Ameliyatı
Blog

trans-PRK ve No-touch lazer hakkında: Temelde ikisi de aynıdır.

Trans-PRK, korneanın yüzeyindeki epitelyum tabakasının lazer ile çıkarılması ve ardından korneanın altındaki dokunun şekillendirilmesiyle göz bozukluklarını düzeltmek için kullanılan bir lazer göz ameliyatı yöntemidir. Bu prosedür, miyopi (uzak görme bozukluğu), hipermetropi (yakın görme bozukluğu) ve astigmatizma gibi refraktif göz kusurlarını düzeltmek için uygulanır. Trans-PRK’de, kornea yüzeyindeki epitelyum tabakası lazerle çıkarılır. Bu işlem, epitelyumun mekanik olarak ayrılmasını gerektirmez, bu nedenle daha az invazivdir. Epitelyumun lazerle çıkarılması, korneanın altındaki dokunun lazerle yeniden şekillendirilmesi için bir hazırlık aşamasıdır. Dokunun şekillendirilmesi, lazerin korneanın içine odaklanmasıyla gerçekleştirilir, böylece ışık kırılma özellikleri değiştirilir ve göz kusurları düzeltilir. Trans-PRK prosedürü, LASIK gibi diğer lazer göz ameliyatlarına benzer, ancak epitel tabakasının lazerle çıkarılmasıyla farklılık gösterir. Bu, iyileşme sürecini etkileyebilir; çünkü epitelyumun yeniden büyümesi gerekmektedir. Ancak, prosedür sonrası riskler ve komplikasyonlar genellikle LASIK gibi diğer lazer göz ameliyatlarına benzerdir. Sonuç olarak, Trans-PRK, göz kusurlarını düzeltmek için kullanılan bir lazer göz ameliyatıdır. Epitelyum tabakasının lazerle çıkarılması, prosedürü diğerlerinden farklı kılan önemli bir özelliktir. No-touch lazer, göz ameliyatlarında kullanılan bir tekniktir ve ameliyat sırasında dokunun minimal temasını sağlamak amacıyla geliştirilmiştir. Bu teknik, özellikle PRK (Fotorefraktif Keratektomi) gibi prosedürlerde kullanılır. PRK ameliyatında, korneanın yüzeyindeki epitelyum adı verilen ince tabaka lazerle çıkarılır ve ardından korneanın altındaki dokunun şekillendirilmesi gerçekleştirilir. No-touch lazer tekniği, epitelyumun lazerle çıkarılması sırasında mekanik aletlerin kullanılmasını en aza indirir veya tamamen ortadan kaldırır. Böylece, epitelyumun lazerle çıkarılması sürecinde korneaya daha az dokunulur, dokunun maruz kaldığı stres ve riskler azalır. No-touch lazer tekniği, trans-PRK gibi lazer göz ameliyatlarında daha yaygın olarak kullanılır. Bu teknik, ameliyatın daha az invazif olmasını sağlar ve iyileşme sürecini olumlu yönde etkileyebilir. Ayrıca, dokunun daha az stres altında olması, bazı hastalarda postoperatif rahatsızlığı azaltabilir. Bu nedenle, göz doktorları ve cerrahlar, hastalar için daha konforlu bir ameliyat deneyimi sunmak için no-touch lazer tekniklerini tercih edebilirler.

Detaylı Bilgi »